Otto
motorlarında,emme strokunda silindire alınan yakıt hava karışım sıkıştırma
strokunda sonuna doğru ,uygun bir zamanda bujinin attığı kıvılcım ateşlenerek
yakılır.Açığa çıkan enerji pistonu iterek mekanik işin oluşmasını sağlar.
Silindirin dışında yakıtla havanın belirli oranlarda karıştırılma işlemi genel
anlamda karbürasyon uygun karışımı
sağlayan aygıta da karbürator olarak
adlandırılır. Otto çevrimi ile çalışan motorlarda yaygın olarak kullanılan
yakıt benzindir. Bunun yanında metanol ,benzon,alkol-benzin karışımı ve
sıvılaştırılmış petrol gazı (LPG)
kullanılır. Yakıt değiştiği zaman yakıtın içerdiği yanabilir maddelerin cins ve
oranlarına bağlı olarak gerekli olan hava miktarı da farklı olacaktır.
Yaygın olarak kullanılan
benzin-hava karışımının tutuşabilirlik sınırı yaklaşık my/mh=1/18-1/9 arsında değişmektedir. Yani
1/18’den daha fakir ve 1/9’dan daha zengin yakıt-hava karışımı,tutuşma sınırlarının dışında olduğundan yakılamaz
Karbüratörde ortalama değer olarak karışım oranı yaklaşık 1/18 mertebesinde
gerçeklenir. Ama bu oranın ortam ve motorun çalıştırılma şartlarına bağlı
olarak daha farklı değerlerde olması gerekir.
Genel çalışma
şartları olarak ,değişken yük,devir sayısı, ve ortam gözönüne alındığında .
KABÜRATÖR’DEN BEKLENEN ÖZELLİKLER;
1-Soğuk
ortamlarda ilk hareket kolaylığı
2-Her türlü
çalışma aralığında ,istenilen oranda yakıt-hava karışımının temini
3-Yakıtın
tamamen pülverize olarak emme havasına karışmasının sağlanması böylece homojen
karışım elde edilmesi
4-Ani hızlandırmalarda
gerekli olan karışım oranı sağlanması
5-Motor boşta
çalışırken mümkün olduğu kadar ekonomiklik sağlanması
6-Temizleme ve
servis gereksinimin kolaylıkla gerçekleştirilebilmesi içi kolay
sökülebilir,temizlenebilir, ve ayarlanabilir bir yapıda olmasıdır
Fakir Karışımla Çalıştırılmasında Şu
Olumsuzluklar Meydana Gelir;
1-Yanma süresi
fakir karışımlarda uzayacağından silindirde yanmanın tamamlanması
sonucu,egzosta alev tepmesi başlar.
2-Egzost
periyodu başladığında ,yanmanın sürmesi egzost sübaplarının oturma yüzeylerinin
aşırı sıcaklık nedeniyle tahrip olmasına neden olur.
3- Özellikle
egzost sübabı bölgesinde sıcaklıkların artmasına vuruntu veya kontrolsüz
ateşlemelerin ortaya çıkmasına neden olur.
Zengin Karışımla Motorun Çalıştırılması Şu
Olumsuzluklar Ortaya Çıkar;
1-Piston üst yüzü ve yanma odası
cidarları kurumlanır. Silindir segman ve piston yüzeylerindeki aşınmalar
hızlanır.
2-Kurumlanma,yani
karbon tabakasının yanma odası cidarlarında
birikmesi,kontrolsüz
ateşlemenin ortaya çıkmasına sebep olur.
3-Tam yanmanın
sağlanamaması,egzost gazı emisyonlarının sağlığa zararlı CO ve yanmamış HC yüzdelerinin artmasına sebep olur.
Bu da hava kirliliğini arttırır.
4-Silindire giren
fazla benzin özellikle motorun ısınma periyodunda silindirdeki cidarlarındaki
yağlama yağının vizkozitesini düşürür. Bu yüzden silindirdeki aşınmalar
hızlanır.
5-Yanma verimi
düşeceğinden motorun yakıt sarfiyatı artar.
BASİT KARBÜRATÖR VE ÇALIŞMA
PRENSİPLERİ
Pistonun emme strokunda,silindir
içerisinde yaratılan düşük basınç atmosfer şartlarındaki havanın silindire
dolmasını sağlar. Havanın silindire akış hızı,genel anlamda strok hacminin ve
pistonun ortalama hızına bağlıdır. Otto
motorlarında karbürasyon şu şekilde olur:
Emme kanalında silindire dalan havanın,kanalda kesit
daralması sonucu hava hızı arttırılır ve basıncın bu bölgede düşmesi sağlanır.
Basıncın düşürüldüğü bölgeye bir ucu açık yakıt sisteminden ana meme yardımıyla
istenilen karışım oranını sağlayacak şekilde yakıt püskürtülmesi sağlanır.
1-SABİT
KARBÜRATÖR ELEMANLARI:
Sabit seviye kabı:
Sabit seviye kabı , kabüratörün ihtiyacı olan benzini hazır bulundurur. Yakıt pompası
çalıştığı müddetçe karbüratör yakıt gönderir. Ancak, pompanın gönderdiği bu
yakıt tamamen harcanmaz. İşte; sabit seviye kabının görevi kabüratörde belli
bir seviyede bir miktar yakıtı hazır bulundurmaktır. Bu seviye azalacak olursa
sabit seviye kabına benzin alınır, seviye yeterli olunca pompanın gönderdiği
yakıt içeri alınmaz. Ventüride meydana gelen basınç düşüşü sayesinde sabit
seviye kabında bulunan benzin basınç farkı sayesinde karbüratöre girer.
B-Şamandıra:
Sabit seviye kabında benzin
seviyesi yüksek olursa, fıskiyeden gereğinden fazla benzin geçerek taşar.
Seviye düşük olursa bu takdirde fıskiyeye daha az benzin geleceği için
karışımın fakirleşmesine neden olur. Yakıt seviyesini aynı yükseklikte sabit
tutmak için sabit seviye kabında bir şamandıra bulunur. Şamandıra bir ucundan
tespit pimi ile kabın içerisinde oynak olarak tespit edilir. Şamandıranın
üzerinde, şamandıra iğnesi ve iğnenin kapattığı yakıt giriş yuvası vardır.
Motor çalıştığı zaman, yakıt pompası aldığı hareketle karbüratöre yakıt
gönderir. Pompanın gönderdiği yakıt, karbüratörün sabit seviye kabına ,
şamandıra iğnesi yuvasından geçerek dolar. Pompanın gönderdiği yakıt; ana emme fıskiyesinden
karbüratör boğazına verilen miktardan fazla olduğu için, sabit seviye kabında
benzin birikmeye başlar ve şamandıra
kabında bulunan yüzen şamandıra, yukarı kalkarak şamandıra iğnesini yuvasına
sızdırmaz şekilde oturtur.
Ana meme:
Basit karbüratördeki ana memenin
görevi, silindire dolan emme havası ile istenilen oranda karışımı gerçeklemek
için ventüriye gönderilen yakıt
miktarını ölçmektir.
2- MÜKEMMEL KARBÜRATÖR ELEMANLARI:
Yardımcı meme:
Motor düşük devir sayılarında
çalıştırılırken ventüriye yakıt hem ana hem de
yardımcı memeden sevk edilir. Yardımcı hazne içindeki yakıt seviyesi,
sabit seviye kabındaki ile aynıdır. Devir sayısı arttığı zaman yardımcı
hazneden emilen yakıt miktarı; hazneyi besleyen yakıt miktarını aştığı andan
itibaren yardımcı haznedeki yakıt seviyesi düşmeye başlar. Devir sayısı
arttırılırsa, ana memenin karışım karakteristiğini zenginleştirici etkisinin
yanında, yardımcı hazneye akan yakıtla birlikte frenleyici hava, ventüride
basınç yükselticeğinden emilen yakıt miktarını azaltıcı veya diğer bir deyişle
karışımı fakirleştirici etkide bulunur. Devir sayısının artışı oranında ventüri
basıncı Po düşer ve bunun sonucu
ventüriye hazneden gelen frenleyici havada artarak Po basıncının düşme hızını yavaşlatır.
Böylece karışım oranın sabitliği korunmuş olur.
Rölanti memesi:
Rölantide çalışma,mümkün olduğu kadar düşük devirde
az yakıt sarfiyatıyla gerçeklenmelidir. Motor ralantide çalışırken effektif
olarak motordan güç çıkışı söz konusu değildir ve bu çalışma konumunda motorun
gücü sadece iç sürtünmelerin yenilmesinde harcanır. Rölantide çalışmada motor
devri (250/1100 d/d) düşük olduğundan gaz kelebeği kapalıya yakın bir
pozisyondadır. Rölanti düzeninde, kapalıya yakın konumda olan gaz kelebeği ile
emme kanalı arasındaki dar kesitten yakıt emilmesi için yararlanılır. Dar
aralıkta ses hızı mertebesinde geçen emme havası bu bölgede basıncın kritik
basınç oranına erişecek düzeyde düşmesini sağlar.Bu bölgeye rölanti memesinden
ölçülerek gelen yakıt sevk edilirse basınç yeteri kadar düşük olduğundan
istenilen homojenlikte karışım elde edilir.
Yakıtın pülverizasyonunu
arttırmak ve gerekli karışım oranını ayarlamak amacıyla atmosfer basıncındaki
hava ralanti memesinden gelen yakıt sistemine bağlanır. Rölanti havasının
miktarı bir vida yardımıyla ayarlanabilir.
Kapış pompası:
Motor düşük hızda çalışırken gaz
kelebeği kapalı durumda bulunur. Bu kelebek aniden açılırsa karbüratördeki hava
yakıt karışımının denge durumu geçici olarak bozulur. Hızlanma için, motorun
normalden daha zengin karışıma ihtiyacı vardır. Motor ralantide çalışırken gaz
kelebeği altında kuvvetli bir vakum vardır. Bu nedenle, gaz kelebeği aniden
açılınca, atmosferik basınç altındaki hava birden bire, emme manifolduna hücum
eder ve manifold vakumu ani olarak düşer. Hava akımının bu kadar ani olarak
artması sonucu, karışımın geçici olarak zenginleştirilmesi gerekir. Bu nedenle,
gerek duyulan fazla benzin karbüratördeki kapış pompası ile sağlanır.
Gaz kelebeği aniden açılınca,
alçak hız devresi gerekli yakıtı temin edemez. Yüksek hız fiskıyesinin temin
edebilmesi için ise kısa bir zamana gerek vardır. Bu ise motorda bir kesiklik
olmasına neden olur ve motor yüksek hıza geçemez. Motorun duraklama yapmaması
için, gaz kelebeği bağlantıları ile beraber çalışan kapış pompası pistonu
kelebek açıldığı anda aşağı doğru hareket ederek, karbüratör boğazına daha
fazla benzin gönderir.
İlk hareket düzeni:
Motorun ilk harekete geçirilebilmesi için
silindir içerisine tutuşabilir karışımın alınması ve bu karışımın alınması ve
bu karışımın sıkıştırılarak ateşlenmesi gereklidir. Bu proseslerin
sağlanabilmesi için de motor çalıştırılmak istendiğinde bir dış etken
vasıtasıyla döndürülür. İlk harekete geçirmede motora kazandırılan devir sayısı
150-250 d/d mertebesindedir. Düşük devir sayısında dönen motorun,ventüriden
geçen emme havasına kazandırdığı hızda düşüktür. Bunun sonucu olarak ventüri
dar boğazında sağlanan Po basıncı tutuşabilir karışımı oluşturacak düzeyde
yakıt emilmesini gerçekleştiremez.
Diğer yandan ilk harekete geçmede
emme kanalları ve silindir cidarları soğuk olduğundan, karışımın içerisindeki
yakıtın buharlaşmasına herhangi bir katkısı olmaz. Tam tersine, ventüride düşük
basınç nedeniyle kısmen buharlaşmış yakıtın ve karışımın içerisindeki sıvı
yakıt zerrelerinin emme manifoldu ve silindir cidarlarında büyük bir oranda
yoğuşmasına sebep olur. Bunun sonucu olarak da, sıkıştırma sonu stroku sonuna
doğru ateşleme başlangıcında silindirin içerisinde heterojen ve tutuşma
sınırları dışında fakir bir karışım mevcuttur. Bu şartlar altında silindir
içerisinde fakir karışımın yakılabilmesi ve ilk harekete geçirilmesi güçtür.
Kış aylarında bu olumsuzluk daha da artar.
Motorun güvenle ilk harekete
geçirilmesi için, her şeyden önce silindirde tutuşabilir düzeyde karışımın
sağlanması gerekir. Bunun için de, motor ilk harekete geçirilirken karışımın
zenginleştirilmesi zorunludur. Otto motorlarında kullanılan ilk hareket
düzenleri:
I-Jigle:
En basit ilk harekete
geçirme düzenidir. Sabit seviye kabına yerleştirilen bir buton elle kumanda edilmek
suretiyle şamandıra aşağıya doğru bastırılır. Şamandıranın aşağı doğru hareketi
yakıt girişini kapatan iğnenin girişi açmasına neden olur. Sabit seviye kabına
giren yakıt, kaptaki yakıt seviyesini yükselteceğinden, ventüriye yakıt
taşmasını sağlar. Taşan yakıt emme havasıyla sürüklenerek zengin bir karışımın
silindire dolmasına sebep olur
II-Hava kelebeği:
Ventüriye gelmeden önce emme
kanalına bir kelebek yerleştirilir. Hava kelebeği olarak tanımlanan bu kelebek,
bir çubuk sistemi vasıtasıyla gaz kelebeğine bağlanmıştır. Motor soğukta ilk
harekete geçirilmek istendiğinde hava kelebeği kapatılır. Hava kelebeğine bağlı
olan çubuk sistemi, bu esnada gaz kelebeğinin bir miktar açılmasını sağlar.
Hava kelebeğinin sebep olduğu emme kanalındaki kısılma, emme periyodunda
kelebekle silindir arasındaki bütün bölgede basıncın düşmesine sebep olur.
Yapılan basınç düşüklüğünün mertebesi bazı karbüratörlerde hava kelebeğinin
kesiti kapatma oranıyla, bazılarında ise kesiti tam kapatan hava kelebeği
üzerinde ikinci bir klape’nin açılmasını sınırlayan yay basıncı ile
gerçekleşir. Birinci tip hava kelebeğinde, ana memeden emilen yakıtın miktarını
kontrol etmek biraz daha güçtür. Gereğinden uzun süre kelebeğin kapalı
tutulması aşırı benzin emilmesine neden olur. Karışımın tutuşma sınırları
üzerinde zenginleşmesi motorun ilk hareketini engeller. (motorun boğulması)
Hava kelebeğinin üstünde yaylı bir klape’nin bulunması, emme kanalında sağlanan
basınç düşüşünün belli bir mertebeye erişmesiyle açılan klape’den silindire
hava girişini sağlar. Böylece karışımın tutuşma sınırlarının dışına çıkacak
şekilde zenginleşmesi engellenir.
Bu tip karbüratörlerde, hava
kelebeğinin açılıp kapanması termostatik olarak kontrol edilir. Bunun amacı
motor çalıştırıldıktan sonra hava kelebeğinin kapalı unutulması sonucu sürekli
zengin karışımla çalışması önlenir.
Bimetal malzemeden yapılmış
spiral yay, soğuk ortam şartlarında çubuk sistemi ile hava kelebeğini kapalı
tutar. Bimetal spiral yay motor sıcaklığından etkilendirilir. Bu durum, yağlama
yağı, soğutma suyu, emme havası sıcaklığının motorun ısınma periyodundaki
değişimi ile sağlanır. Bimetal spiral’in sıcaklığı arttıkça, genleşme nedeni
ile ucundaki konum değiştiren çubuk sistemi ile hava kelebeğinin otomatik
olarak açılmasını sağlar.
Bazı tip hava kelebeklerinde ise
hava kelebeğinin kontrolü bimetal spiral ile birlikte manifold vakum
değişiminden etkilenen yardımcı piston veya diyafram düzeni ile sağlanır
III-Starter
Hava kelebekli ilk hareket düzeninin kaplı unutulmasının
dışında motorun çalışmasına etkisi vardır. Emme kanalına yerleştirilen hava
kelebeği düzeni havanın silindire akışındaki kayıpları arttırır. Volümetrik
verimin az da olsa düşmesine sebep olur .Bu mahsurun giderilmesi için bazı tip
karbüratörlerde gaz kelebeğinin kapalıya yakın pozisyonunda (RÖLANTİ konumunda
) emme kanalıyla arasındaki dar kesitte yaratılan düşük basınçtan
yararlanılarak ayrı bir düzende yakıt emilmesini sağlayan sistem
kullanılmaktadır.
Motor ilk harekete geçirilmeden önce,bimetal spiral pistonu
yakıt kanalını açık tutacak şekilde tutar. Motor ilk harekete geçirilmesinde
gerekli olan yakıt,starter memesinden
ölçülerek gelir ve hava memesinden gelen hava ile birlikte yakıtın sevk
edilmesindeki amaç karışımın homojenliğini sağlamaktır. Motor ilk harekete
geçirildikten sonra,bimetal spiral sıcaklık artışından etkilenerek genleşir ve
pistonun yakıt kanalını kapatacak şekilde hareket etmesine sağlar. Starter
düzeni motor rejim sıcaklığına düşünceye kadar gaz kelebeğinin açık tutulması
halinde devreden çıkar. Starter düzenlerinde yakıt sevkinin kontrolü şekilde
görüldüğü gibi doğrusal hareketli pistonla veya döner muslukla sağlanabilir.
3-KARIŞIM ORANINI
SABİTLEŞTİRİCİ DÜZENLER
A-Ana meme
yardımcı meme:
Motor en fazla çalıştırıldığı kısmi yük bölgelerinde
karışım, çalışma şartları bozulmayacak oranda fakir olmalı ve sabitliğini
koruyabilmelidir. Motor düşük devir sayısında çalıştırılırken venturiye yakıt
hem ana hem de yardımcı memeden sevk edilir. Devir sayısı arttığı zaman ana
memenin karışım karakteristiğini zenginleştirici etkisinin yanında, yaklaşık H
statik yüksekliği ile yardımcı hazneye akan yakıtla birlikte frenleyici hava,
venturide basınç yükseleceğinden emilen yakıt miktarını azaltıcı veya diğer bir
deyişle karışımı fakirleştirici etkide bulunur. Devir sayısının artışı oranında
venturi basıncı Po düşer ve bunun sonucu venturiye yardımcı hazneden gelen
frenleyici hava da artarak Po basıncının düşme hızını yavaşlatır. Böylece
karışım oranının sabitliği korunmuş olur.
B-Değişken venturi kesiti:
Farklı motor devir sayılarında
otomatik olarak küçülüp, büyüyerek venturi kesitindeki düşük Po basıncının
sabit bir düzeyde kalmasını sağlar.
Venturi şekilde görüldüğü gibi
bir yandan aşağı yukarı hareket serbestisi olan (A) pistonu ile, diğer yandan
akış kesitini daraltan emme kanalı yüzeyi ile sınırlıdır
4- ÖRNEK KARBÜRATÖRLERİN ETÜDÜ
ZENİTH Karbüratörü:
Motor düşük devir
sayılarında çalıştırılırken venturiye yakıt hem ana hem de yardımcı memeden sevk edilir. Yardımcı hazne
içindeki yakıt seviyesi, sabit seviye kabındaki ile aynıdır. Devir sayısı
arttığı zaman yardımcı hazneden emilen yakıt miktarı; hazneyi besleyen yakıt
miktarını aştığı andan itibaren yardımcı haznedeki yakıt seviyesi düşmeye
başlar. Devir sayısı arttırılırsa, ana memenin karışım karakteristiğini zenginleştirici
etkisinin yanında, yardımcı hazneye akan yakıtla birlikte frenleyici hava,
venturide basınç yükselteceğinden emilen yakıt miktarını azaltıcı veya diğer
bir deyişle karışımı fakirleştirici etkide bulunur. Devir sayısının artışı
oranında venturi basıncı Po düşer ve
bunun sonucu venturiye hazneden gelen frenleyici havada artarak Po basıncının düşme hızını yavaşlatır.
Böylece karışım oranın sabitliği korunmuş olur.
B-SOLEX Karbüratörü:
(b)borusunda çevresel sıra sıra
delikler mevcut olup bu boru (c) yakıt borusunun içine geçmiştir. (b) borusunun
içinde venturi basıncı, dışında ise atmosfer basıncı etki etmektedir. Şekilde B
noktasına karşıt devir sayısında istenilen karışım oranı ana memeden gelen
yakıtla sağlanır. Bu devir sayısının üstüne çıkıldığında, artan hava hızıyla,
düşen Po basıncı, (b) ve (c) boruları arasındaki yakıt seviyesinin de düşmesine
sebep olur. Yakıt seviyesinin düşmesiyle serbest kalan 1.sıra deliklerden atm.
basıncındaki hava venturi dar boğazına sevk olur. Bu frenleyici hava Po basıncının
düşme hızını yavaşlatır. Devir sayısının artışı oranında azalan Po basıncı b-c
boruları arasındaki yakıt seviyesini daha da düşürür ve (b) borusundaki diğer
sıra deliklerden de venturiye frenleyici havanın geçmesine sebep olur. Yüksek
devirlerde zenginleşen karışım karakteristiği artan frenleyici havayla
dengelenerek karışım oranının sabit kalması sağlanır.
(A) pistonunun alt dış yüzeyine
atmosfer basıncı, iç yüzeyine “k” kanalından geçen düşük basınç etki eder ve
piston normal çalışma şartında düşük basınç düzeyine bağlı olarak yukarı
kalkmaya çalışır. Pistonun içerisinde ki yayda basınç farkının neden olduğu
kaldırma kuvvetini karşılayarak piston yukarı doğru hareketini sınırlar.
Motor devir sayısı arttıkça gaz
kelebeğinin emme kanalında sebep olduğu kısalma azalır ve Px basıncı yay
kuvvetini yenerek pistonun yukarı kalkmasını sağlar. Böylece genişleyen venturi
kesitinden geçen hava debisinin artmasına karşın Po venturi basıncı sabit bir
düzeyde kalır.
Düşük motor devrinde aşağı doğru
hareket eden (A) pistonu venturi kesitini daraltarak bu kesitteki emme havası
hızının artmasına, diğer bir deyişle Po basıncının belirli bir düzeyde
kalmasını sağlar
Ana meme kesiti otomatik ayarlanabilir karbüratörler:
Carter ekonomi düzeni buna
örnektir. Karışım oranının düzenlenmesi, ana meme kesitinin çalışma şartına
bağlı olarak değiştirilmesi prensibine dayanır. Tam gazda çalışmada istenilen
karışım oranı A yakıt memesinden emilerek gerçeklenir. Bu çalışma şartında
yakıt memesini iğne tamamen kapatmıştır. Devir sayısının düşürülmesiyle ortaya
çıkacak karışımdaki fakirleşme B memesinden ek yakıt sevkiyle gerçekleşir. B
yakıt memesini kumanda eden konik veya çapı kademeli olarak değişen iğne, devir
sayısındaki düşme oranında yukarı kalkarak toplam yakıt memesi kesitinin
büyümesini ve böylece karışımın zenginleşmesini sağlar.
B yakıt memesi kesitini değiştiren iğne şekilde
görüldüğü gibi mekanik olarak, hareketini gaz kelebeğinden alabileceği gibi,
motor devri düştükçe artan manifold vakumundan etkilenen bir piston veya
diyafram vasıtası ile de hareket ettirilebilir. Bu durumda vakum pistonun
iğneye, devir sayısı düştükçe kesiti genişletecek şekilde hareket verir
ISITMA:
Motor ilk harekete geçirilirken
gerekli olan zengin karışımın motorun ısınmaya başlamasıyla elle hava
kelebeğine veya starter’e kumanda etmek suretiyle veya otomatik olarak motorun
çalışmasını bozulmayacak şekilde fakirleştirir. Bu yapılmazsa ,ilk hareket için
gerekli olan zengin karışımdan manifolt cidarlarında yoğuşan yakıtın da ısınma
etkisiyle buharlaşmasıyla mevcut karışımın daha da zenginleşmesine neden olur.
Karışımın tutuşma sınırlarının dışında zenginleşmesi halindeyse motor stop
eder. Otor ilk harekete zengin karışımla geçirildikten sonra ilk hareket
düzeninden çıkartılırsa,soğuk emme kanallarında ve silindirde yakıtın
buharlaşan yüzdesi az olacağından yanma başlangıcında karışım heterojendir. Bu
şartlar altında motor ya düzensiz bir
şekilde çalışmasını sürdürür ya da çalışma şartları için karışımın yeterli
zenginlikte olmaması nedeniyle stop eder. Yeteri kadar zengin olmayan karışımla
motor ısıtılmadan yüke verilince karbüratör tarafına doğru alev tepmesi olur ve
motor durur.
Bu nedenlerle motorun herhangi
bir sorunu olmaksızın yüke verilebilmesi için ilk harekete geçirildikten sonra
fazla uygun olmamak koşuluyla belirli bir süre ısıtılması gerekir. Bu sürenin
uzaması yakıt sarfiyatını arttırır.
Motorun en çabuk şekilde ısınması
istenir. Zira bu evrede silindire giden aşırı yakıt silindir cidarlarındaki
yağlama yağlarını temizler ve karışımdaki yağların incelmesine neden olur ve
yağlanma azalacağından yağlama şartlarında motorda aşınmalar artacağından
motorun ömrü kısalır.
Isınma süresinin kısa sürede
tamamlanabilmesi için ilk hareket düzeneği yardımıyla motor rölanti devrinin
biraz daha üstündeki bir hızla çalıştırılır. Rejim halindeki çalışmada da
ateşleme başlangıcında silindirde alınan dolgunun homojenliği yüksek yanma
verimi için önemlidir. Karbüratörlerle ,silindirler arasındaki dolgunun bekleme
süresi dikkate alınarak silindire gönderilen yakıtın buharlaşması için
kontrollü olarak dolgunun ısıtılması sağlanmalıdır. Dolgunu gereğinden az
ısıtılması yakıtın buharlaşmasını azaltacağından karışımın homojenliğini
olumsuz etkiler. Fazla ısınma ise ,volumetrik verimi ve buna bağlı olarak
motorun gücünü olumsuz etkiler. Bu nedenle homojen karışımda sağlanan yüksek
yanma verimini azaltacağından elde edilen kazancın gereğinde fazla ısıtmayla
kaybolmaması için kontrollü olarak yapılmalıdır. Dolgunun ısınması için egzost
gazları veya soğutma suyu vanasıyla emme manifoldu ısıtılır. Soğutma suyu ile
emme manifoltunun ısıtılması ,ısınma süreleri egzost gazlarının ısıtmada olduğu
kadar kısaltmadığından pek yaygın kullanılmaz. Egzost gazlarının ısısıyla,emme
manifoltunun uygun bir bölgesinin
ısıtılmasının motorun volumetrik verimini düşüreceğini göz önünde tutmak
gerekir. Emme manifoltunun tamamını egzost gazlarından yararlanılarak
ısıtılması emme ve egzost manifoltu arasındaki kısımdır. Bu bölgede egzost
gazları emme manifoltunun çevresinde kısmen veya tamamen dolaştırılır.
Yakıtın %50 hacmine karşıt
kaynama noktası 105 C üstünde olmalıdır. Aksi halde silindire giren karışım
içindeki yakıtın buharlaşma oranı azalacağından homojen karışım teşkili ve
bunun sonucu verimli yanma sağlanamaz. Yakıtın %50 noktası ,ısınma periyodunda
olduğu gibi ivmelenme yeteneği için de önem taşımaktadır
1-ATEŞLEME:
Bir benzin motorunun
çalışabilmesi için temel unsura ihtiyaç vardır:
a-Tutuşabilir karışım
b-Kompresyon
c-Tutuşabilir enerji seviyesi
Stokiyometrik orandaki
karışım elektrik arkı ile ateşlenmek için » 0.2 mj zengin ve fakir karışımlarda > 3 mj enerji
yeterlidir. Fakat güvenle ateşleme yapılabilmesi için uygulamada daha fazla
enerji ile ateşleme yapılır. Ateşlemenin güvenle yapılabilmesi için silindirde
oluşturulan arkın daha uzun süreli olması gereklidir. (Buji tırnak aralığı
büyük olmalı) Motor şartlarında güvenli ateşleme yapılabilmesi için gerekli
ateşleme voltajı 25- 30 kV mertebesindedir.
2-ATEŞLEME AVANSI VE ETKİ EDEN FAKTÖRLER:
Termodinamik bakımdan çevrim
veriminin maksimum olabilmesi için ısının tam üst ölü noktada (maksimum
kompresyon anında) çevrime sokulması gereklidir. Bu da ancak yanmanın sonsuz
hızda olması ile sağlanır. Gerçekte ise yanma hızı sonsuz değildir. O halde
yanmanıntam ölü noktada tamamlana bilmesi için karışımın, piston üst ölü
noktaya gelemden ateşlenmesi gerekir. Ateşleme avansı derece krank açısı ile
ifade edilir.
Ateşleme avansı motorun çalışma
şartlarına göre değişir.
Ralantide » 10-15 °KRMA
Maksimum devirde »
40-45 °KRMA
Etki eden faktörler:
a-Motor yükü: Motor
yükünün artması silindir cidar sıcaklığının arması ile taze dolgu ısınır
vakumlu avans ayar düzeni ile ateşleme avansı ayarlanır. Ateşleme avansı
azaltılır.
b-Motor dönme hızı: Motor dönme
hızı artarsa silindirdeki hava hareketleri artar ve buda yanma hızını arttırır.
c-Sıkıştırma oranı: Sıkıştırma
oranın artması sıkıştırma sonu basınç ve sıcaklığı arttıracağından vuruntu
ihtimali artar, vuruntusuz çalışma için ateşleme avansının azaltılması gerekir.
d-Karışım oranı: Çok zengin ve
çok fakir karışımlarda yanma hızı düşüktür. Dolayısı ile ateşleme avansının
azaltılması gerekir.
3-BATARYALI ATEŞLEME:
a-Alçak gerilim devresi:
Batarya, kontak anahtarı,
ampermetre, ateşleme bobini düşük voltaj devre sargıları, platinler ve
kondansatör gibi elemanlardan oluşur.
b-Yüksek gerilim devresi:
Ateşleme bobininin sekonder devre
sargıları, distribütör kapağı, tevzi makarası, buji kabloları ve bujilerden
oluşur.
c-İndiksiyon bobini:
Bir koruyucu içinde demir bir
çekirdek üzerine sarılmış iki tür sargı ve sargılar arasında bulunan
yalıtkandan oluşur. Bobin çekirdeği ise, silisyumlu saçlardan yapılmıştır.
bobin üzerinde üç ayrı uç bulunur. Uçlardan birisi giriş ucu (bat) (+), (15) SW
işaretleri ile belirtilmiştir. Bu uca, kontak anahtarından gelen devre ucu bağlanır.
Diğer ucu ise (-) (1)(dis) CB işaretleri ile gösterilir ve bu uç distribütör
girişine bağlanır. Bu uçlara primer devre bağlantı uçları denir. Üçüncü uç ise
bobinin ortasından çıkan sekonder devresi ucudur. Bu uç yüksek voltajı
iletebilecek özel buji kablosu ile distribütör kapağının ortasına
bağlanmaktadır. Bobinin dış çevresi sac bir koruyucu tarafından korunur.
İçerisinde rutubeti önlemek amacı ile yalıtkan olarak bazen özel yağ konur.
d-Kondansatör:
Kondansatörün iç direnci çok
düşük olduğundan, kesici tam açıldığı anda primer devre akımını depolar.
Böylece kesici temas yüzeylerinde ark meydana gelmesini önler.
Kesici tam açıldığı anda primer
devre akımının hızla 0’a düşmesini önler. Böylece zamana göre akım ve manyetik
alan değişimi artarak, sekonder sargılarda indüklenen gerilimin artmasına neden
olur. Kesici açılma başlangıcında şarj ettiği indüksiyon akımını, kesici
kapandığı anda aküden çekilen akıma ek olarak devreye vererek, primer akımın
şiddetinin artmasına ve buna bağlı olarak meydana gelen manyetik alan
şiddetinin artmasına neden olur.
e-Distribütör:
Bataryalı ateşleme donanımının en
önemli elemanlarından birisi de distribütördür. Distribütör kam milinden
hareket alan bir mil, mil üzerinde yataklandırılmış gövde, gövde içerisinde
distribütör tablası, tabla üzerinde kesiciler (platinler), tevzi makarası,
distribütör kapağı ve kapağı gövdeye bağlayan mandal veya cıvatalardan oluşur
f-Kesici:
Distribütör milinin diğer ucunda
(gövde içinde kalan) motorun silindir sayısı kadar kam (köşe) bulunur. Bu
kamlar platinler fiberi ile karşılaştıkça birinci devre tekrar kapatılır.
Böylece motor çalıştığı sürece birinci devre akımı devamlı, kesilir ve
birleştirilir. Kesiciler, mil kamı tarafından birbirinden ayrıldığı anda,
ikinci devrede akım doğar. Platinler iki kısımdan oluşur. Birinci kısım örs,
ikinci kısım çekiçtir. Hareketli olan çekiçtir.
g-Çift çekiçli kesici:
Dört silindirliden daha fazla
motorlarda çift çekiçli kesicili sistemler kullanılır
4-MANYETOLU ATEŞLEME:
Manyetolu ateşleme sistemi genellikle
küçük şantiye motorlarında aydınlatmaya ihtiyaç duyulmayan şartlarda çalışan
motorlarda ucuzluğu nedeni ile kullanılırlar. Manyetoların çalışma prensibi,
değişken manyetik alan ortamında bırakılan sargılarda indüksiyon akımının
doğması prensibine dayanır. Manyetik alan üreticisi olarak mıknatıs kullanılır.
Değişken manyetik alan ise iki yolla ayrılır.
a-Mıknatıs kutupları sabit
tutulur, sargılar sabit kutuplar arasında doğan manyetik alan içerisinde
döndürülerek, pozisyonuna göre farklı manyetik alan şiddetine maruz kalır.
Değişken manyetik alana maruz kalan sargıların uçlarında indüksiyon voltajı
doğar.
b-Üzerinde sargıların bulunduğu
demir çekirdek sabit tutulur. Demir çekirdeğin uçları döndürülen bir mıknatısın
pozisyonuna göre farklı manyetik alana maruz kalır. Değişen manyetik alan
ortamında sabit sargılarda bir akım indüklenir.
5-BUJİLER:
Sıcak ve soğuk bujiler:
Soğuk bujiler:
Yanma odasına giren porselen
kütlesi kısa olduğundan ısı iletimi daha kolaydır. Dolayısıyla tırnak
bölgesindeki porselen daha kolay soğur ve sıcaklığı düşüktür. Sürekli yük
altında çalıştırılan motorlarda, porselenin ısınarak ateşleme arızasına neden
olmaması için bu tip bujiler kullanılır.
Sıcak bujiler:
Yanma odasına giren porselen
kısmın uzun bir ısı geçiş yolu mevcuttur. Bu nedenle porselenin soğuması
güçleşeceğinden tırnak bölgesindeki porselen sıcaklığı artar. Rejim sıcaklığına
ulaşmadan sürekli olarak çalıştırılıp durdurulan motorlarda, soğuk kalan buji
tırnak bölgesinde yüzey ateşlemeye neden olabilecek karbon birikimini önlemek
için bu tip bujiler kullanılır.
6-BATARYALI VE MANYETOLU ATEŞLEMENİN
MUKAYESESİ:
Bataryalı ateşleme sisteminde,
çok düşük devirlerde (ilk ateşleme esnasında) manyetik alan değişim hızı düşük
olduğundan, primer akımın çok yüksek olmasına rağmen, kesicinin kapalı kalma
süresi arttığından dolayı sekonder devre gerilimi düşüktür. Düşük devirlerde,
sekonder devre gerilimi yüksektir. Motor devri arttıkça, kesici kontaklarının
kapalı kalma süresi kısalacağından, primer devre akımı, devir sayısının artış
oranına bağlı olarak azalır. Primer devre akımının şiddetinin azalması ise
manyetik alan şiddetinin ve bunun sonucu olarak sekonder voltajın azalmasına
neden olur.
Manyetolu ateşleme sisteminde,
sekonder devre voltajı manyetik alan değişiminin zamana göre fonksiyonudur.
Manyetik alan değişimi motor devri arttıkça artacağından, manyetolu ateşleme
sisteminde, sekonder devre voltajı devir sayısı arttıkça artar. Bu nedenle,
yüksek devirli uçak ve yarış otomobillerinin motorlarında, ucuzluğu nedeniyle
aydınlatma sistemi gerektirmeyen küçük stasyoner ve motorsiklet motorlarında
manyetolu ateşleme kullanılır.
7-AVANS AYAR DÜZENLERİ:
a- El ile kumandalı:
Bu sistem stasyoner motorlarda,
traktör ve bot motorlarında kullanılır. Burada kesici kontakların bulunduğu tabla,
kesici kamına bağlı olmadan, dışarıdan bir vida düzeni yardımı ile kesici kam
eksenine göre döndürülebilir. Vida gevşetildiğinde spiral bir yay vasıtasıyla
tabla eski haline getirilebilir.
Motorun çalışma
şartlarına göre bir avans ayarı yapılır, ve bu ayar değiştirilmez. Motor daha
fazla veya daha az yüklenecek olursa, bu avans yetersiz kalır, yeniden ayar
yapmamız gerekir. Kesicinin açma anını değiştirerek ateşleme avansını
değiştirebiliriz.
b- Vakumla kumandalı:
Vakumla avansı yüke bağlı olarak
ateşleme avansı değişimi sağlar. Daha önce de belirtildiği gibi, motor yükünün
arttırılması halinde, aynı dönme sayısında çalışmayı koruyabilmek için
silindire daha fazla dolgu sevk etmek gerekir. Daha fazla dolgu nedeniyle, her
çevrimde açığa çıkan fazla enerji çeper sıcaklıklarının artmasına neden olur.
Kontrolsüz yanmayı önlemek için ateşleme avansı azaltılması gerekir.
Vakum avans
düzeni, gaz kelebeğinin bulunduğu uygun bir bölgedeki vakum değişiminden
etkilenerek çalışır. Vakum kanalı, karbüratörde gaz kelebeğinin hemen üstünde
hava giriş tarafına bağlanır. Düşük devir sayılarında, kısıcı etki yüksek
mertebede olduğu için, gaz kelebeğinin üzerindeki basınç yüksektir. Dolayısıyla
diyaframın geriye çekilip, sisteme bir avans verilmesi engellenir.
Belirli bir devir sayısında yük
arttırıldığı zaman aynı devir sayısında çalışmayı koruyabilmek için gaz
kelebeğinin bir miktar daha açılması gerekir. Yükün artışına bağlı olarak daha
fazla açılan kelebek vakum kanalının bulunduğu bölgedeki vakumun azalmasına
neden olur. Bu da vakum avans ayar düzeninin kesicinin ateşleme avansını
azaltacak yönde hareket etmesine sebep olur.
c-Santrifüj ağırlıklı:
Mekanik kumandalı avans ayar
düzeni değişken şartlarda çalıştırılan benzin motorlarında ateşleme avansının
motorun devir sayısına uygun değerde otomatik olarak ayarlanabilmesi için
kullanılır. Otomotiv motorlarının çalıştırılma şartları değişken olduğundan
mekanik kumandalı avans ayar düzenin sistemde bulunması zorunludur. Motor devir
sayısından etkilenerek ateşleme avansının değiştirilmesi amacıyla distribütör
mili iki parçalı yapılmıştır.
Düşük devir sayılarında santrifüj
ağırlıklı avans düzeni görev yapmaz. Bu sorun vakum avans düzeni ile giderilir.
::İki zamanlı
motorlar::.
Bu motorlarda
piston, silindir içinde en üst noktada[Üst ölü noktada] iken birinci zaman
başlar. Bu anda silindir içinde sıkıştırılmış gazlar ateşlenmiştir. Yanma
neticesinde, bir ısı enerjisi ortaya çıkar. Bu ısı ile sıcaklığı yükselen
gazlar hızla genişler ve pistonu alt ölü noktaya doğru iterler. Piston, alt ölü
noktaya doğru giderken, silindirin yan yüzlerini açılmış olan egsoz ve emme
kanallarının önmünden geçer ve bunları açar. Piston önce egsoz kanalının üst
noktası hizasına gelir. Bu noktadan sonra, silindir içindeki yanmış gazlar
egsoz kanalından dışarı çıkmaya başlar. Daha sonra emme kanalının üst noktası
hizasına gelen piston, içeriye benzinle hava karışımı olan taze gazların
girmesini sağlar. Taze gazlar, silindir içine girerek, yanmış gazları süpürür
ve hala açık olan egsoz kanalından dışarı atarlar. Bu arada piston alt ölü
noktaya ulaşır ve birinci zaman [Strok] sona erer. İkinci zamanda piston, alt
ölü noktadan geri gelmeye başlar. Önce emme kanalını kapatır. Silindir içine
taze gaz girişi durur. Fakat egsoz kanalı da kapanıncaya kadar geçen müddet
zarfında bir miktar taze gaz da dışarı atılmış olur. Egsoz kanalı da
kapandıktan sonra sıkıştırmaya başlar. Piston, gazları sıkıştırarak üst ölü
noktaya yaklaşırken bujiler vasıtasıyla ateşleme yapılır. Tekrar birinci zaman
başlar. Birinci zaman genişleme, egsoz ve süpürme; ikinci zaman ise süpürme,
egsoz ve sıkıştırma zamanıdır. Böylece bir iş çevriminde piston, üst ölü
noktadan alt ölü noktaya bir kere gidip geri gelmiştir. Teorik olarak aynı
büyüklük ve ağırlıktaki iki zamanlı motorlar, dört zamanlı motorlarda iki kat
daha güçlüdürler. Fakat yanmış gazlarla taze gazların yer değiştirmesi
istendiği gibi sağlanamadığından pratikte bu kadar güç farkı görülmemektedir.
.::Dört zamanlı motorlar::.
Bu motorlarda bir
iş çevrimi için piston, üst ölü noktadan alt ölü noktaya iki defa gidip gelir.
Bu motorlarda, iki zamanlı motorlarda piston tarafından açılıp kapanan emme ve
egsoz kanallarının yerini, silindirin üst kısmındaki emme ve egsoz sübapları
almıştır. Bu sübaplar, hareketlerini eksantrik milden [Kam mili’nden] alırlar.
Yine piston üst
ölü noktadayken birinci zaman başlar. Birinci zaman boyunca emme sübabı açık,
egsoz sübabı kapalıdır. Piston alt ölü noktaya ininceye kadar silindir içine,
benzinle havanın karışımnı olan taze gazlar girer. Piston alt ölü noktaya
indiğinde emme sübabı da kapanır.
Bundan sonra
başlayan ikinci zamanda piston alt ölü noktadan üst ölü nmoktaya kadar giderek
silndir içindeki gazları sıkıştırır. Piston, üst ölü noktaya yaklaşırken,
termodinamik bakımdan en elverişli bir zamanda ateşleme başlar. Ateşleme,
elektriği bir şerare ile benzin-hava karışımının yakılması şeklinde cereyan
eder. Piston üst ölü noktaya gelince ikinci zaman da bitip üçüncü zaman başlar.
Üçüncü zamanda
ısınarak basıncı yükselen gazlar, pistonu kuvvetle iterler. O zaman, gazlardaki
enerjinin mekanik enerjiye çevrildiği zamandır. Piston, alt ölü noktaya
indiğinde, azların enerjisi de minimuma iner ve eksoz sübabı açılır.
Böylece başlayan
dördüncü zaman, yanmış gazların egsoz sübabından atılma zamanıdır. Piston, üst
ölü noktaya geldiğinde tekrar birinci zaman başlar.
Demek ki dört zamanlı bir
motorda sırasıyla emme, sıkıştırma, genişleme [İş] ve egsoz strokları
[Zamanları] birbirini takip eder.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder